SİZLERE BURADA GEMİÇ KÖYÜ AĞIRLIKLI FAKAT SOSYAL İÇERİĞİ DE OLAN YAZILAR YAZACAĞIM.
GEMİÇ KÖYÜ ANA SAYFASI 31 Ağustos 2014
GEMİÇ KÖYÜ SÜLALELER SAYFA 8
TARİHİ VE TABİİ GÜZELLİKLER
GEMİÇ KÖYÜ GELENEK VE GÖRENEKLERİ
Gemiç Köyü insanlarının kendi yazdıkları kendi söyledikleri Gemiç Köyünde akrabalık Bağları
GEMİÇLİLERE AÇIK MEKTUP
GEMİÇ KÖYÜ MUHTARLARI
GEMİÇ KÖYÜ SÜLALELER SAYFA 1
GEMİÇ KÖYÜ MAKALELER SAYFASI
Boş Sayfa
GEMİÇ KÖYÜ SÜLALELER SAYFA 2
GEMİÇ KÖYÜNE İSİM VERMİŞ BEYLER GEMİÇ KÖYÜ SÜLALERİNE DEVAM EDİYORUM SAYFA 3
GEMİÇ KÖYÜ ANA KURUCU SÜLALELER
GEMİÇ KÖYÜ SÜLALELER SAYFA 4
GEMİÇ KÖYÜ HACI SÜLALELER
GEMİÇ KÖYÜ SÜLALELERİ SAYFA-5
GEMİÇ KÖYÜ SÜLALELER SAYFA-6
GEMİÇLİ SÜLALELER VE AKRABALARI
GEMİÇ KÖYÜ SÜLALELER SAYFA-7
GEMİÇLİ SÜLALELER VE AKRABALARI
Foto Albüm
BURSA-ORHANGAZİ-GEMİÇ KÖYÜ SAYFALARI
GEMİCLİLER
GEMİÇ KÖYÜ BAŞARILI İNSANLARI
GEMİÇ KÖYÜ BAŞARILI İNSANLARI
|
|
Cevdet Özkardeş
Ahmet Çavuşlar sülalesinin Cellat oğulları adıyla anılan Özkardeşler sülalesinden
Yarbay Cevdet Özkardeş.
Kısa Özgeçmişi aşağıdadır.
01.01.1926 Gemiç köyünde doğdu
İlk okulu Gemiç Köyü ve Gemlik İlkokulunda okudu
Ortaokulu Gemlik Ortaokulunda okudu
1948 senesinde Kuleli Askeri Lisesini bitiridi
1950 senesinde Harpokulundan mezun oldu
1 sene daha Harpokulunda subay olarak okudu
1951 senesinde Çankırı Sınıf Okulunda ihtisas yapmaya başladı
1952 senesinde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına atandı
14 Eylül 1952de Şefika Parasayar ile evlendi
1956 senesinde Doğubayazıt Aşağı Sürbahana ilk şark görevine gitti
1958 senesinde İstanbul Ömerli 131. Piyade Alayı, Tanksavar mayın komutanlığına atandı
1959 senesinde alay Hayraboluya nakledildiği için göreve orada devam etti
1962 senesinde Ankaraya Kara Harpokuluna bölük komutanlığı görevine atandı
1968 senesinde Ağrı Patnos İlçesine 34. Piyade Alayı 2. Tabur Komutanlığına atandı
1971 senesinde Tuzla Piyade Okulu Öğrenci Alayı, Subay Tabur Komutanlığına atandı
Aynı sene Kendi isteği ile 4 kasım 1971 senesinde emekli oldu
Köyden okul arkadaşları:
Süreyya Bulca
Halil Şafaklar
İsmail (Soyadını hatırlayamadım, yukarı mahallede Halil Efendinin evinin yan tarafında otururlardı. Babası testerecilik yapardı)
(İsmail İlhan.Hatırlayamadığı arkadaşının İsmi. Kendisine Demokrat İsmail derlerdi. Geçen sene vefat etti. Allahu Teala rahmet etsin.)
Ahmet Çavuşlar sülalesinin Cellat oğulları adıyla anılan Özkardeşler sülalesinden
Yarbay Cevdet Özkardeş.
Kısa Özgeçmişi aşağıdadır.
01.01.1926 Gemiç köyünde doğdu
İlk okulu Gemiç Köyü ve Gemlik İlkokulunda okudu
Ortaokulu Gemlik Ortaokulunda okudu
1948 senesinde Kuleli Askeri Lisesini bitiridi
1950 senesinde Harpokulundan mezun oldu
1 sene daha Harpokulunda subay olarak okudu
1951 senesinde Çankırı Sınıf Okulunda ihtisas yapmaya başladı
1952 senesinde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına atandı
14 Eylül 1952de Şefika Parasayar ile evlendi
1956 senesinde Doğubayazıt Aşağı Sürbahana ilk şark görevine gitti
1958 senesinde İstanbul Ömerli 131. Piyade Alayı, Tanksavar mayın komutanlığına atandı
1959 senesinde alay Hayraboluya nakledildiği için göreve orada devam etti
1962 senesinde Ankaraya Kara Harpokuluna bölük komutanlığı görevine atandı
1968 senesinde Ağrı Patnos İlçesine 34. Piyade Alayı 2. Tabur Komutanlığına atandı
1971 senesinde Tuzla Piyade Okulu Öğrenci Alayı, Subay Tabur Komutanlığına atandı
Aynı sene Kendi isteği ile 4 kasım 1971 senesinde emekli oldu
Köyden okul arkadaşları:
Süreyya Bulca
Halil Şafaklar
İsmail (Soyadını hatırlayamadım, yukarı mahallede Halil Efendinin evinin yan tarafında otururlardı. Babası testerecilik yapardı)
(İsmail İlhan.Hatırlayamadığı arkadaşının İsmi. Kendisine Demokrat İsmail derlerdi. Geçen sene vefat etti. Allahu Teala rahmet etsin.)
Halil Şafakların annesinin ismi Tenzile'dir. Köyde herkes kendisine seyyide hanım derdi. Babasının ismi ise Muharrem.
1927 yılında Bursa ili Orhangazi İlçesi Gemiç Köyünde dünyaya gelir.
Kendisine Cumhuriyet çocuğu denmesini istiyor.
Abisi Hüseyin Şafaklar ise Padişah zamanında dünyaya gelmiş.
Köye yeni yaptırılan Okulda okuduğunu söylüyor.
Okulun yapılışı zamanında Köy Muhtarının da adaşı Hacı Halil olduğunu söylüyor.
Şimdi tarihi harabe halindeki bu okuldan mezun oluyor.
Gemlik Orta okulunu da tıpkı köydeki okuldaki gibi iyi derece ile bitiriyor.
Orta okuldan sonra Bursa Ticaret lisesine yazılıyor.
Ticaret lisesini de pek iyi derece ile tamamlayıp diplomasını alıyor.
İstanbul'a geliyor. İstanbul Yüksek Ekonomi ve Ticaret okulunu bitiriyor.
Askerliğini Yedeksubay olarak tamamlıyor. İlk önce Polatlı yedeksubay topçu okuluna geliyor. Daha sonra ise. Erzurum Üçüncü Orduya bağlı Dokuzuncu Kolordu nun Topçu taburunda vatani hizmetini tamamlıyor.
Tabii İstanbul sevdası var.
Bu şehre gelen bir daha ayrılamaz. İş bulmak için Yüksek tahsil yaptığı ve çok sevdiği şehre geliyor.
Çalıştığı şirketin sahibinin kızı ile evleniyor.
İki kızı iki oğlu var.
Köy ilk okulundan arkadaşı Süreyya Bulca ile her zaman görüşüyor.
Bu iki insanın arkadaşlıkları anlatmaya değer.
Hatta iş hayatına başladığı 1950 senesinde bile Arkadaşı Süreyya Bulca'dan yardım ve destek alıyor. Onun bir vesile ile tanıdığı iş adamının şirketinde onun tavsiyesiyle çalışıyor.
Şimdi seksen dört yaşında..
Başarılı bir iş adamı..
Kendisinin bıraktığı yoldan oğulları gidiyorlar.
Beş vakit namazını özellikle camide cemeatle kılmak için büyük gayret gösteren bir müslümandır.
Hayran olduğum. Sevdiğim. Müstesna insanlardan biridir...
1927 yılında Bursa ili Orhangazi İlçesi Gemiç Köyünde dünyaya gelir.
Kendisine Cumhuriyet çocuğu denmesini istiyor.
Abisi Hüseyin Şafaklar ise Padişah zamanında dünyaya gelmiş.
Köye yeni yaptırılan Okulda okuduğunu söylüyor.
Okulun yapılışı zamanında Köy Muhtarının da adaşı Hacı Halil olduğunu söylüyor.
Şimdi tarihi harabe halindeki bu okuldan mezun oluyor.
Gemlik Orta okulunu da tıpkı köydeki okuldaki gibi iyi derece ile bitiriyor.
Orta okuldan sonra Bursa Ticaret lisesine yazılıyor.
Ticaret lisesini de pek iyi derece ile tamamlayıp diplomasını alıyor.
İstanbul'a geliyor. İstanbul Yüksek Ekonomi ve Ticaret okulunu bitiriyor.
Askerliğini Yedeksubay olarak tamamlıyor. İlk önce Polatlı yedeksubay topçu okuluna geliyor. Daha sonra ise. Erzurum Üçüncü Orduya bağlı Dokuzuncu Kolordu nun Topçu taburunda vatani hizmetini tamamlıyor.
Tabii İstanbul sevdası var.
Bu şehre gelen bir daha ayrılamaz. İş bulmak için Yüksek tahsil yaptığı ve çok sevdiği şehre geliyor.
Çalıştığı şirketin sahibinin kızı ile evleniyor.
İki kızı iki oğlu var.
Köy ilk okulundan arkadaşı Süreyya Bulca ile her zaman görüşüyor.
Bu iki insanın arkadaşlıkları anlatmaya değer.
Hatta iş hayatına başladığı 1950 senesinde bile Arkadaşı Süreyya Bulca'dan yardım ve destek alıyor. Onun bir vesile ile tanıdığı iş adamının şirketinde onun tavsiyesiyle çalışıyor.
Şimdi seksen dört yaşında..
Başarılı bir iş adamı..
Kendisinin bıraktığı yoldan oğulları gidiyorlar.
Beş vakit namazını özellikle camide cemeatle kılmak için büyük gayret gösteren bir müslümandır.
Hayran olduğum. Sevdiğim. Müstesna insanlardan biridir...
halil_ibrahim_candemir.2.jpg
HALİL İBRAHİM CANDEMİR
Bugün sizlere köyümüzden birini anlatmak istedim. Hani derler ya adam gibi adam o. Evet adam gibiadam çok dürüst bir delikenlıyı yazabildiğim kelimelerle, sizlere anlatmaya çalışacağım. Onun babası köyümüzün köklü sülalelerinden. Şu an ismini taşıdığı dedesi için, evliya diyebiliriz. Hiç kimseyle münakaşa etmemiş. İnsanları hep kendi gibi bilmiş. Müstesna bir insandı. Allahu Teala Rahmet eylesin. Babaannesi de öyle… Köyümüzün Güzin Ablasıydı. Herkes ona derdini söyler derman arardı. Evine gelmeyen köylümüz yoktu. Fakat konuşulanlar o evde kalırdı. Sadece gelenlerin sıkıntılı sözlerini dinler. Onları rahatlatır. Derdini söyleyenlere derman olurdu. Sır saklayan, eşi benzeri bulunmayan, maviş gözlü bir insandı. Burada şimdi kısa hayatını yazacağım delikanlının, anne tarafından ve baba tarafından soy ağacı, Hacı Mehmet’e kadar gitmektedir. Yani köyümüzde söz sahibi olmuş bir istisna insan Hacı Mehmet, Bu delikanlının akrabası olmaktadır. Öyleyse artık bu ismi vermenin zamanı geldi. Yukarıda anlatmak istediğimiz gencin ismi: HALİL İBRAHİM CANDEMİR dir.
halil_ibrahim_candemir.9.jpg
Halil İbrahim Candemirin genlerinde var olan, HACI MEHMETten biraz bahsedeyim.Hacı Mehmeti görenler anlatır. Babam da anlatır hep.Babama"Adamım" dermiş. İri gövdeli, heybetli bir insanmış. Herkes ondan çekinirmiş.. Gıyabında tanıdım. Bir kere çok çok çalışkan bir kimseymiş. Çalışmayı teşvik edermiş. Çalışanları çok severmiş. Çalışmayanları ise azarladığı bile olurmuş. Sözünü dinleten bir kimseymiş.Şöyle bir hadise anlatırlar. Karlı bir kış günü, köy kahvesi tıklım tıklım dolu. Hacı Mehmet heybetli cüssesiyle kahve kapısında görülür. Kapıyı kapatmamıştır. Hava buz gibi. Hacı Mehmet'in bakışları da buz gibi. Kahvedekiler merakla ona bakmaktadırlar. Özetle şöyle der. Zeytin ağaçlardadır. Bu gece ne olacağı belli değil. Burada oturmaktan sa bahçelere gitmeli ve ellerimize alacağımız sağlam sırıklarla, ağaçlara vurmalıyız. Sarsılan gövdeler üzerlerindeki kar ağırlığını atmalıdır. Yoksa bu ağırlığa dallar dayanamayacak, bütün mahsül yerlerde harap olacaktır. Bu zararın bir dahaki senesi de var. Bir dahaki sene bu ağaçların dalları kırık olacağından üretim daha az olacaktır. Kahvede bir Allahın kulu kalmamaıştır. Şimdi bizim köyde birisi çıkıp bu ve benzeri bir konuşma yapacak olsa, kimsenin umurunda olmaz. Diyoruz ya, lider insanımız yok. Ya da söz dinleyenimiz yok. Fakirliğimizin yegane sebebi bu. Hacı Mehmet Amca, Kapılar gibiymiş. Heybetinden korkarlarmış. Babam diyorki”-Hacı Mehmet beni severdi. Bana gördüğü yerde ADAMIM NASILSIN derdi.” Hacı Mehmet'in babası Köyümüze Aydın'dan gelmiş. Aydın'a da Mardin'den geldiği ileri sürülüyor. Hacı Mehmet'in bir kız kardeşi Ayşe Mahmutlar sülalesinin atası Mahmut'a verilmiş. Bir diğer Kız kardeşi Hatice ise Profesör Cahit Özen'in Dedesine verilmiş. Hatice Hanımın Oğlu Ahmet Ağa ( Ahmet Özen) nın iki oğlu olmuş. Biri Mustafa Özen diğeri ise Profesör Doktor Cahit Özen. Hacı Mehmet'in bir diğer Kardeşi ise Hacı Hüseyin Anar'dır.Kurtuluş savaşı sırasında köyün muhtarıdır. Hacı Hüseyinler sülalesinin Atasıdır. Bir oğlu Mustafa bir Kızı Hidayet'tir, Kızını Avdancıklı Mehmet'e vermiş. Oğlu Mustafa'yı ise Umurbey'den Hatice Hanımla evlendirmiştir. Kızı Hidayet'in çocukları Halil İbrahim Candemir, Sami Candemir ve Sayıt Candemirdir. Oğlu Mustafanın çocukları ise Mehmet Anar ve Ali Anar'dır. Yine Hacı Mehmet'e gelelim. Hacı Mehmet güçlü kuvvetli bir delikanlıdır. O yıllarda şimdiki gibi teknoloji yok. Herşey bilek ve kol gücüyle yapılıyor. Köye yerleştiğinde hanımı varmıymış bilinmiyor. Fakat Hanımını adı Ayşe Hanım. Annemin anlattığına göre çok saygı duyulan tam bir Osmanlı anasıymış. Hacı Mehmet kendi liderliğinde bir çalışma ekibi kurmuş. Kendisi de bu takımın liderliğini üstlenmiş. Köyümüzün bahçe ve tarlalarında bitmek bilmeyen bir enerji ile çalışmışlar. Köyde yaşamış bilge bir insanın anlattığına göre: Hacı Mehmet zengin olmadan önce bol ganimet zeytin olan bir yılda ve zeytinin çok ucuz olduğu o sene, bütün birikimiyle taze zeytin almış. Evdeki büyük küçük her kabın içine zeytin tuzlamış. Bu zeytinler o sene çok çok para etmiş. İşte o sermaye ile köyde satılan tarla bahçe bağ ev ne varsa hep almış. Allah yürü kulum demiş. Çalışmakla zengin olunur mu. Olunur. Bu çalışmak aklı da çalıştırmakla olur. Yine bizim köyde bir Osman Amca vardı. Kalyon Osman derlerdi. "Eğer" derdi. "Bir yıl yaş zeytin satmayıp tuzlarsan, zengin oldun demektir."
Gerçekten her zaman ham madde daha ucuzdur. Ülkemiz sanayi alanında kalkınmadıkça yükselmez diyenlere bir örnekte bu olsun. Buğdayı ekmek olarak satarsak zenginiz. Sütü yoğurt, peynir ve tereyağ olarak satarsak zenginiz. Sadede geleyim. Zeytini tatlandırıp direkt tüketiciye satarsak zengin olduk demektir.
İşte Bu hacı Mehmet çok zengin olmadan önce, nasıl bir hayat yaşamışsa, zengin olunca da öyle yaşamıştır. Hiç kibirlilik yapmamış. Ne olduğunu hiç unutmamıştır. Böyle lider insanlara ülkemizin ihtiyacı çoktur.
gem_cl__askerler.jpg
Halil İbrahim Candemir'in babası İsmail Candemir'dir. Kendisini çok severim. Faal bir insandır. Köyümüzün arazisinde kurulu asil Çelik Fabrikasından emeklidir. Köyde kendisini sevmeyen yok gibidir. Esas İsmail'in Babası Halil İbrahim Amca( Allahu Teala Rahmet eylesin) her bakımdan dört dörtlük bir insandı. Ya Halil İbrahim Amcanın babası Mehmet Çavuş'a ne demeli? Onu metetmek için sözcüklerin en güzelini kullanmak istedim. Harika bir insandı. Mehmet Çavuş'un sülalesi Bursa'nın AVDANCIK Köyünden gelmişler. Bir kardeşi de Avdancıklı Ali ERTÜRK' tü. Bu iki kardeş beş vakit namazını hiç aksatmayan, mükemmel insanlardı. Kimsenin kalblerini kırmamışlardır. Gelelim Mehmet Çavuş'a:
Mehmet Çavuş Hacı Mehmet'in Kardeşi Hacı Hüseyin Anar'ın kızı, Hidayet Hanımla evlenir.
Hacı Mehmet Hidayet Hanımın öz amcası olmaktadır.( Kardeşim Orhan bu sülaleden Mehmet Çavuş'un Torunu ile evlendi. Yeğenlerim de Hacı Mehmet sülalesine akraba oldular böylece....)
Sevgili Okuyucular benim ismimi tekrar yazmak zorundayım. Yazı uzun olduğu için karışıklık oluyor. İsmim Hasan Güler.. Paşapınar Köyünden evliyim. Yıllar önce Paşapınar Köyüne gittiğimde, bir kızın babannesi bana bir soru sordu.
"-Hasan sizin köyden bir delikanlıya torunumu istediler. İsmi Halil İbrahim Candemir.."
Bu ismi duyar duymaz. Sevinçle ellerimi şıkırdattım. Çok sevindiğimi belli ettim. Ve dedimki:
"-Bütün bu civar köylerde onun gibi bir genç bulamazsınız. Bu çocuk, tam bir beyefendi olarak yetişmiştir. Çünki onun genlerinde adamlık vardır. Halil İbrahim ADAM GİBİ ADAM dır.".
halil_ibrahim_candemir.jpg
Halil'in aldığı kıza anne tarafından ben, baba tarafından ise Hanımım akraba oluyoruz. Zaten benim yeğenlerim de Halil'in Hala2sının çocukları oluyorlar. Halil'in hanımı aynı zamanda Köyümüz Muhtarı Dinçer Dimrit'in de akrabası olmaktadır. Hep yazıyorum. Köyümüzde akrabalık birbirini sarmaşık gibi sarmıştır. Türkiye2de de böyledir. Tüm insanlar birbirlerine uzak yakın akrabadırlar. Ve hiçbir endişe duymuyorum. Bu terör belası sona erecektir. Bizler kan bağı ile birbirimize bağlı vatandaşlarız..
halil_ibrahim_candemir.6.jpg
Halil İbrahim Candemir, Köyümüz arazisinde kurulu fabrikada çalışmaktadır. Arkadaş canlısıdır. Köyümüzün sevilen, başarılı insanıdır. Fabrikada grev karaı alındığında, o da nöbet sırası geldiğinde Grev Gözcüsü elbisesini giyerek, ön safta yerini almıştır.
Kendisine ancak şunu söyleyebilirim. Aynı şekilde yaşamasına devam etsin. Örnek insan olduğunu unutmasın. Tam bir müslüman gibi yaşasın. Kimseye yük olasın. İnsanların yükünü çeksin. Zaten bütün bunları büyük bir sevecenlikle yapıyor.
Allahu Teala ondan, onu sevenlerden ve onun sevdiklerinden razı olsun.
Ben kendisine hayranım. Onu çok seviyorum. Onun gibi gençlere ülkemizin ihtiyacı vardır...
HALİL İBRAHİM CANDEMİR
Bugün sizlere köyümüzden birini anlatmak istedim. Hani derler ya adam gibi adam o. Evet adam gibiadam çok dürüst bir delikenlıyı yazabildiğim kelimelerle, sizlere anlatmaya çalışacağım. Onun babası köyümüzün köklü sülalelerinden. Şu an ismini taşıdığı dedesi için, evliya diyebiliriz. Hiç kimseyle münakaşa etmemiş. İnsanları hep kendi gibi bilmiş. Müstesna bir insandı. Allahu Teala Rahmet eylesin. Babaannesi de öyle… Köyümüzün Güzin Ablasıydı. Herkes ona derdini söyler derman arardı. Evine gelmeyen köylümüz yoktu. Fakat konuşulanlar o evde kalırdı. Sadece gelenlerin sıkıntılı sözlerini dinler. Onları rahatlatır. Derdini söyleyenlere derman olurdu. Sır saklayan, eşi benzeri bulunmayan, maviş gözlü bir insandı. Burada şimdi kısa hayatını yazacağım delikanlının, anne tarafından ve baba tarafından soy ağacı, Hacı Mehmet’e kadar gitmektedir. Yani köyümüzde söz sahibi olmuş bir istisna insan Hacı Mehmet, Bu delikanlının akrabası olmaktadır. Öyleyse artık bu ismi vermenin zamanı geldi. Yukarıda anlatmak istediğimiz gencin ismi: HALİL İBRAHİM CANDEMİR dir.
halil_ibrahim_candemir.9.jpg
Halil İbrahim Candemirin genlerinde var olan, HACI MEHMETten biraz bahsedeyim.Hacı Mehmeti görenler anlatır. Babam da anlatır hep.Babama"Adamım" dermiş. İri gövdeli, heybetli bir insanmış. Herkes ondan çekinirmiş.. Gıyabında tanıdım. Bir kere çok çok çalışkan bir kimseymiş. Çalışmayı teşvik edermiş. Çalışanları çok severmiş. Çalışmayanları ise azarladığı bile olurmuş. Sözünü dinleten bir kimseymiş.Şöyle bir hadise anlatırlar. Karlı bir kış günü, köy kahvesi tıklım tıklım dolu. Hacı Mehmet heybetli cüssesiyle kahve kapısında görülür. Kapıyı kapatmamıştır. Hava buz gibi. Hacı Mehmet'in bakışları da buz gibi. Kahvedekiler merakla ona bakmaktadırlar. Özetle şöyle der. Zeytin ağaçlardadır. Bu gece ne olacağı belli değil. Burada oturmaktan sa bahçelere gitmeli ve ellerimize alacağımız sağlam sırıklarla, ağaçlara vurmalıyız. Sarsılan gövdeler üzerlerindeki kar ağırlığını atmalıdır. Yoksa bu ağırlığa dallar dayanamayacak, bütün mahsül yerlerde harap olacaktır. Bu zararın bir dahaki senesi de var. Bir dahaki sene bu ağaçların dalları kırık olacağından üretim daha az olacaktır. Kahvede bir Allahın kulu kalmamaıştır. Şimdi bizim köyde birisi çıkıp bu ve benzeri bir konuşma yapacak olsa, kimsenin umurunda olmaz. Diyoruz ya, lider insanımız yok. Ya da söz dinleyenimiz yok. Fakirliğimizin yegane sebebi bu. Hacı Mehmet Amca, Kapılar gibiymiş. Heybetinden korkarlarmış. Babam diyorki”-Hacı Mehmet beni severdi. Bana gördüğü yerde ADAMIM NASILSIN derdi.” Hacı Mehmet'in babası Köyümüze Aydın'dan gelmiş. Aydın'a da Mardin'den geldiği ileri sürülüyor. Hacı Mehmet'in bir kız kardeşi Ayşe Mahmutlar sülalesinin atası Mahmut'a verilmiş. Bir diğer Kız kardeşi Hatice ise Profesör Cahit Özen'in Dedesine verilmiş. Hatice Hanımın Oğlu Ahmet Ağa ( Ahmet Özen) nın iki oğlu olmuş. Biri Mustafa Özen diğeri ise Profesör Doktor Cahit Özen. Hacı Mehmet'in bir diğer Kardeşi ise Hacı Hüseyin Anar'dır.Kurtuluş savaşı sırasında köyün muhtarıdır. Hacı Hüseyinler sülalesinin Atasıdır. Bir oğlu Mustafa bir Kızı Hidayet'tir, Kızını Avdancıklı Mehmet'e vermiş. Oğlu Mustafa'yı ise Umurbey'den Hatice Hanımla evlendirmiştir. Kızı Hidayet'in çocukları Halil İbrahim Candemir, Sami Candemir ve Sayıt Candemirdir. Oğlu Mustafanın çocukları ise Mehmet Anar ve Ali Anar'dır. Yine Hacı Mehmet'e gelelim. Hacı Mehmet güçlü kuvvetli bir delikanlıdır. O yıllarda şimdiki gibi teknoloji yok. Herşey bilek ve kol gücüyle yapılıyor. Köye yerleştiğinde hanımı varmıymış bilinmiyor. Fakat Hanımını adı Ayşe Hanım. Annemin anlattığına göre çok saygı duyulan tam bir Osmanlı anasıymış. Hacı Mehmet kendi liderliğinde bir çalışma ekibi kurmuş. Kendisi de bu takımın liderliğini üstlenmiş. Köyümüzün bahçe ve tarlalarında bitmek bilmeyen bir enerji ile çalışmışlar. Köyde yaşamış bilge bir insanın anlattığına göre: Hacı Mehmet zengin olmadan önce bol ganimet zeytin olan bir yılda ve zeytinin çok ucuz olduğu o sene, bütün birikimiyle taze zeytin almış. Evdeki büyük küçük her kabın içine zeytin tuzlamış. Bu zeytinler o sene çok çok para etmiş. İşte o sermaye ile köyde satılan tarla bahçe bağ ev ne varsa hep almış. Allah yürü kulum demiş. Çalışmakla zengin olunur mu. Olunur. Bu çalışmak aklı da çalıştırmakla olur. Yine bizim köyde bir Osman Amca vardı. Kalyon Osman derlerdi. "Eğer" derdi. "Bir yıl yaş zeytin satmayıp tuzlarsan, zengin oldun demektir."
Gerçekten her zaman ham madde daha ucuzdur. Ülkemiz sanayi alanında kalkınmadıkça yükselmez diyenlere bir örnekte bu olsun. Buğdayı ekmek olarak satarsak zenginiz. Sütü yoğurt, peynir ve tereyağ olarak satarsak zenginiz. Sadede geleyim. Zeytini tatlandırıp direkt tüketiciye satarsak zengin olduk demektir.
İşte Bu hacı Mehmet çok zengin olmadan önce, nasıl bir hayat yaşamışsa, zengin olunca da öyle yaşamıştır. Hiç kibirlilik yapmamış. Ne olduğunu hiç unutmamıştır. Böyle lider insanlara ülkemizin ihtiyacı çoktur.
gem_cl__askerler.jpg
Halil İbrahim Candemir'in babası İsmail Candemir'dir. Kendisini çok severim. Faal bir insandır. Köyümüzün arazisinde kurulu asil Çelik Fabrikasından emeklidir. Köyde kendisini sevmeyen yok gibidir. Esas İsmail'in Babası Halil İbrahim Amca( Allahu Teala Rahmet eylesin) her bakımdan dört dörtlük bir insandı. Ya Halil İbrahim Amcanın babası Mehmet Çavuş'a ne demeli? Onu metetmek için sözcüklerin en güzelini kullanmak istedim. Harika bir insandı. Mehmet Çavuş'un sülalesi Bursa'nın AVDANCIK Köyünden gelmişler. Bir kardeşi de Avdancıklı Ali ERTÜRK' tü. Bu iki kardeş beş vakit namazını hiç aksatmayan, mükemmel insanlardı. Kimsenin kalblerini kırmamışlardır. Gelelim Mehmet Çavuş'a:
Mehmet Çavuş Hacı Mehmet'in Kardeşi Hacı Hüseyin Anar'ın kızı, Hidayet Hanımla evlenir.
Hacı Mehmet Hidayet Hanımın öz amcası olmaktadır.( Kardeşim Orhan bu sülaleden Mehmet Çavuş'un Torunu ile evlendi. Yeğenlerim de Hacı Mehmet sülalesine akraba oldular böylece....)
Sevgili Okuyucular benim ismimi tekrar yazmak zorundayım. Yazı uzun olduğu için karışıklık oluyor. İsmim Hasan Güler.. Paşapınar Köyünden evliyim. Yıllar önce Paşapınar Köyüne gittiğimde, bir kızın babannesi bana bir soru sordu.
"-Hasan sizin köyden bir delikanlıya torunumu istediler. İsmi Halil İbrahim Candemir.."
Bu ismi duyar duymaz. Sevinçle ellerimi şıkırdattım. Çok sevindiğimi belli ettim. Ve dedimki:
"-Bütün bu civar köylerde onun gibi bir genç bulamazsınız. Bu çocuk, tam bir beyefendi olarak yetişmiştir. Çünki onun genlerinde adamlık vardır. Halil İbrahim ADAM GİBİ ADAM dır.".
halil_ibrahim_candemir.jpg
Halil'in aldığı kıza anne tarafından ben, baba tarafından ise Hanımım akraba oluyoruz. Zaten benim yeğenlerim de Halil'in Hala2sının çocukları oluyorlar. Halil'in hanımı aynı zamanda Köyümüz Muhtarı Dinçer Dimrit'in de akrabası olmaktadır. Hep yazıyorum. Köyümüzde akrabalık birbirini sarmaşık gibi sarmıştır. Türkiye2de de böyledir. Tüm insanlar birbirlerine uzak yakın akrabadırlar. Ve hiçbir endişe duymuyorum. Bu terör belası sona erecektir. Bizler kan bağı ile birbirimize bağlı vatandaşlarız..
halil_ibrahim_candemir.6.jpg
Halil İbrahim Candemir, Köyümüz arazisinde kurulu fabrikada çalışmaktadır. Arkadaş canlısıdır. Köyümüzün sevilen, başarılı insanıdır. Fabrikada grev karaı alındığında, o da nöbet sırası geldiğinde Grev Gözcüsü elbisesini giyerek, ön safta yerini almıştır.
Kendisine ancak şunu söyleyebilirim. Aynı şekilde yaşamasına devam etsin. Örnek insan olduğunu unutmasın. Tam bir müslüman gibi yaşasın. Kimseye yük olasın. İnsanların yükünü çeksin. Zaten bütün bunları büyük bir sevecenlikle yapıyor.
Allahu Teala ondan, onu sevenlerden ve onun sevdiklerinden razı olsun.
Ben kendisine hayranım. Onu çok seviyorum. Onun gibi gençlere ülkemizin ihtiyacı vardır...
Bana ulaşmak için yukarıdaki e-mail adresini kullanın
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder